REKABET KURUMUNUN TRENDYOL (SELF PREFERENCİNG) DAVASI HAKKINDA VERDİĞİ GEÇİCİ TEDBİR KARARI HAKKINDA KAPSAMLI HUKUKİ İNCELEME

GİRİŞ
DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ’nin yani TRENDYOL’un çok kategorili çevrim içi pazaryerleri pazarındaki uygulamalarına ilişkin olarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 9. maddesi kapsamında resen geçici tedbir uygulanması talebi alınmıştır. Self-preferencing tanım olarak kendini önceliklendirerek rakiplerini dezavantajlı hale getirmek demektir.
• Rekabet Kurumu, Önde Gelen Bir Pazar Yeri Platformu Olan Trendyol’a (Dsm Grup Danışmanlık İletişim Ve Satış Ticaret Aş.) Algoritmalar Ve Üçüncü Taraf Verilerini Kullanarak Kendi Ürünlerini Kayırması Nedeniyle Geçici Tedbirler Uyguladı.
• Tek Taraflı Uygulamalar, Hakim Durumun Kötüye Kullanılması, Ayrımcı Uygulamalar, Hakim Durum Kavramı Bu Karar Nezdinde Ele Alındı.
• Soruşturmalar / İncelemeler, Geçici Tedbirler, Üçüncü Taraflar, Coğrafi Pazar Olarak Türkiye’de, Yerinde İncelemeler Yapıldı.
• Rekabet Karşıtı Amaç / Etki, İnternet, Çevrimiçi Platformlar, Algoritmalar Ele Alındı.
Tek Taraflı Eylemler; Koordinasyon içermeyen, bireysel davranışlar ya da piyasa koşullarına verilen tek taraflı tepkilerdir ve uyumlu eylem değildirler. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4/1 maddesinde ; uyumlu eylemlerin hukuka aykırı olduğu düzenlenmiş; uyumlu eylemlerin tanımına ise aynı maddenin gerekçesinde yer verilerek uyumlu eylemler, “Teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı tespit edilemese bile, aralarında kendi bağımsız davranışları yerine geçen bir koordinasyon veya pratik bir iş birliği sağlayan doğrudan veya dolaylı ilişkiler” olarak tanımlanmıştır.
Hakim Durumsa; Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 3. Maddesinde ; hakim durumdaki bir teşebbüsün, piyasa dinamiklerini etkileyen kararları diğer piyasa katılımcılarını dikkate almadan alabilme yeteneğini vurgular. Hak’m Durumun Unsurları; Ekonomik güç, piyasa güçlerinden bağımsızlık, sürdürülebilirliktir. Hakimiyetse, bir teşebbüsün piyasa parametrelerini etkileyebilecek veya belirleyebilecek ekonomik güce sahip olmasını ifade eder. Bu güç, büyük pazar payı, kritik girdiler üzerindeki kontrol veya teknolojik üstünlük gibi yollarla kendini gösterebilir. Hukuken bir engel olmasa da ekonomik nedenlerle pazara girmek güç olabilir. Örneğin; Münhasır dağıtım kanalları bakimindan hakim bir firma, perakende alanı veya çevrimiçi pazar yerleri gibi önemli dağıtım kanallarını kontrol ederek yeni girişimcilerin müşterilere etkili bir şekilde ulaşmasını engelleyebilir.
Hakim durumun kötüye kullanılması; 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin lafzından da anlaşıldığı üzere, Kanun hâkim durumda bulunmayı veya hâkim duruma geçmeyi değil, bu durumun rekabeti sınırlamak amacıyla kötüye kullanılmasını yasaklamaktadır. Hâkim durumun tespitinde, pazar payı, pazara giriş engelleri, dikey bütünlük, ürünün ikame edilebilirliği, ürünün niteliği gibi unsurlar dikkate alınmakta, incelemede teşebbüsün veya birden fazla teşebbüsün, 4054 sayılı Kanun’da hâkim durum için öngörülen, rakiplerinden ve müşterilerinden önemli ölçüde bağımsız hareket edip edemediği değerlendirilmektedir. Hakim durumun kötüye kullanılması, bir teşebbüsün önemli piyasa gücünü rekabeti zayıflatmak, tüketicilere zarar vermek veya diğer piyasa katılımcılarını dezavantajlı hale getirmek için kullandığı rekabet karşıtı davranışları ifade eder.
Ayrımcı uygulamalar; Benzer nitelikteki işlemlere farklı koşulların uygulanması ve böylece ticaret ortakları için rekabet dezavantajı yaratılması olarak anlaşılır. Bu, aynı koşulların farklı işlemlere uygulandığı durumlar için de geçerlidir. Ayrımcı uygulamalara karşı hükümler, Avrupa Birliği'nin İşleyişine İlişkin Antlaşma'nın ( TFEU ) 102. maddesinde, Sherman Yasası'nın 1890 tarihli s1 ve 2. bölümlerinde, Robinson-Patman Yasası'nda 1936 ABD ve Rekabet Yasası'nın 2002 tarihli s4. bölümünde Hindistan yer almaktadır. Ayrımcı uygulamalar, fiyat ve fiyat dışı uygulamalar dahil olmak üzere çok çeşitli eylemleri kapsar. Firmaların ayrımcılığın nesnel olarak haklı olduğunu veya verimliliği artırdığını iddia etmeleri için alan vardır. Kesin uygulama standardı, davranışın özel niteliğine ve ilgili yargı alanına göre değişebilir.
BU VAKA HAKKINDA
Türk Rekabet Kurumu'nun Trendyol hakkında verdiği geçici tedbir kararına ilişkin bir analiz içermektedir. Kurumun, dawn raid şeklinde yaptığı ön inceleme sonucunda, DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret A.Ş.'nin algoritmalar ve üçüncü taraf verilerini kullanarak kendi ürünlerini kayırdığı ve satıcılar arasında ayrımcılık yaptığı yönünde bulgular elde etmiş ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 9. maddesi uyarınca geçici tedbirler uygulanmasına karar vermiştir. Kurum, ön inceleme kapsamında yaptığı yerinde incelemeler ve e-pazaryeri platformları üzerine gerçekleştirdiği sektör incelemesi raporu ışığında Trendyol’un özellikle moda kategorisi başta olmak üzere çok kategorili pazaryeri sektöründe önemli bir pazar payı kazandığını belirlemiştir. Bu uygulamaların, Kurumun nihai kararı verilene kadar ciddi ve telafisi imkânsız zararlara yol açabileceği değerlendirilmiştir ve geçici tedbir kararı vermiştir. Soruşturma kapsamında 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddeleri ihlal edilip edilmediği değerlendirilmiştir. Bu, algoritmalara dayalı rekabet ihlali iddialarına karşı alınan ilk geçici tedbir kararıdır.
DOSYA EVRELERİ:
DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ’nin (Trendyol) haksız sözleşme hükümlerine ve ayrımcılığa dayanan uygulamaları ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u ihlal ettiği iddiası üzerine düzenlenen 2021 -1 -25/İİ sayılı İlk İnceleme Raporu, Rekabet Kurulunun 29.07.2021 tarihli toplantısında görüşülmüştür. 21-36/487-M sayılı karar ile Trendyol hakkında 4054 sayılı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ön araştırma yapılmasına karar verilmiştir. (Trendyol Self Preferencing Davası, 2021)
KONU BAKIMINDAN
Trendyol hakkındaki bu iddialar, Türkiye’de 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesi, tıpkı AB hukukundaki 102. madde gibi, bir teşebbüsün pazarda hakim durumda olması halinde rekabeti bozucu şekilde davranmasını yasaklar. Rekabet Kurumu, dijital platformlardaki bu tür “kendini kayırma” uygulamalarını, ayrımcılık yoluyla hakim durumun kötüye kullanılması biçiminde nitelendirmektedir. Yani, platform hizmetinde hakim güç olan bir şirketin, bu gücünü kullanarak kendi ürün/hizmetlerini aynı platformdaki rakiplerine kıyasla avantajlı konuma getirmesi rekabet hukuku açısından yasaklanmıştır. Ön araştırmada elde edilen bulgular ışığında Rekabet Kurulu Eylül 2021’de resmi soruşturma açılmasına karar verdi. Soruşturmanın hukuki dayanağı 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesiydi ve Kurul, Trendyol’un “çok kategorili e-pazaryeri pazarında hâkim durumda olup olmadığı” ve “bu hakim durumu kötüye kullanıp kullanmadığı” sorularına odaklandı. Soruşturma konusu uygulamalar arasında Trendyol’un algoritmaları manipüle etmesi, üçüncü taraf satıcı verilerini kendi lehine kullanması, rakip platformlara veri aktarımını engellemesi ve bazı potansiyel yıkıcı fiyatlama veya münhasırlık uygulamaları da bulunuyordu. Trendyol, sürecin başında bazı konularda taahhütler vererek bu iddiaları gündemden çıkarmıştır. Ancak özellikle algoritma müdahalesi ve veri kullanımıyla kendini kayırma iddiaları için soruşturma derinleştirilerek devam etti. Rekabet Kurumu, e-ticaret sektöründeki artan yoğunlaşma ve dijital platform davranışları nedeniyle 2020 yılında pazar yeri platformlarına yönelik bir sektör incelemesi başlattığında RKHK’nın 9. maddesi kapsamında yapılan değişiklik ile Kurulun yapısal tedbirler getirmesi önünde herhangi bir engel kalmamış olmakla birlikte, yapısal tedbirlerin bilhassa çevrim içi pazarlarda teşebbüsün yenilik ve yatırım güdüsünü azaltabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda hem yapısal hem de davranışsal tedbirlerin getirdiği zorluklar dikkate alındığında, rekabet otoriteleri tarafından bu tedbirler arasındaki fayda-maliyet dengesi gözetilerek karar verilmesi önem arz etmektedir. Bu noktada ise RKHK’nın ilgili maddesinde de belirtildiği üzere, öncelikle davranışsal tedbirlere başvurularak ihtiyatlı bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Rekabet hukuku kapsamındaki bu tür ex-post müdahalelerin eksileri göz önünde bulundurulduğunda, platform tarafsızlığını sağlamayı amaçlayan sektöre özgü regülasyonlar rekabet hukukunun iyi bir tamamlayıcısı olabilecektir. Ex-post müdahaleler, rekabet hukukunda ya da genel olarak ekonomik düzenleme baglaminda, bir piyasa davranisinin gerçeklesmesinden sonra yapilan denetim ve müdahalelerdir yani bir davranisin piyasada rekabeti bozup bozmadiginin gerçeklestikten sonra analiz edilmesi ve rekabet ihlali tespit edilirse ilgili tesebbüse yaptirim uygulanmasi sürecidir. Kelime anlami olarak "olay sonrasi" anlamina gelir. Bu tür müdahaleler, önleyici (ex-ante) degil, sonuç odak olarak kurgulanır. Kurum bu incelemleri yaparken iki farklı uygulama kullanmıştır, bunlar; Jira, proje ve süreç yönetim aracıdır. Jira Atlassian tarafından geliştirilen ve hata takibi, sorun takibi ve çevik proje yönetimi sağlayan bir yazılım ürünüdür. Jira, proje, zaman, gereksinimler, görev, hata, değişiklik, kod, test, sürüm, sprint yönetimi için dünya çapında çok sayıda müşteri ve kullanıcı tarafından kullanılmaktadır. Gitlab, yazılım projelerinde aynı anda birçok kişinin çalışmasını kolaylaştıran, kodlarının tutulduğu, tutulan kodların versiyonlanarak geçmiş kaydının saklandığı, kod üzerinde kimin ne değişiklikler yaptığının kaydının tutulduğu bir versiyon kontrol sistemidir. Yazılım geliştirme süreçlerini baştan sona yönetmek için kullanılan güçlü bir platformdur. Geliştiricilere kodlarını barındırma, versiyon kontrolü yapma, sürekli entegrasyon ve dağıtım (CI/CD) süreçlerini yönetme, güvenlik taramaları gerçekleştirme gibi birçok önemli özellik sunar.
Kurulun İnceleme ve Araştırmalarında Usul-Önaraştırma
Madde 40 – Kurul, resen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için önaraştırma yapılmasına karar verir.
Önaraştırma yapılmasına karar verildiği takdirde Kurul Başkanı, meslek personeli uzmanlardan bir ya da birkaçını raportör olarak görevlendirir.
Önaraştırma yapmakla görevlendirilen raportör 30 gün içinde elde ettiği bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüşlerini Kurula yazılı olarak bildirir.
GEÇİCİ TEDBİR HAKKINDA İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
Ön araştırma kapsamında Trendyol’da 26.08.2021 ve 22.09.2021 tarihinde yerinde incelemeler gerçekleştirilmiştir. Ön araştırma sürecinde elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda Kurulun 23.09.2021 tarihli toplantısında 21- 44/650-M sayılı kararı ile Trendyol ve aynı ekonomik bütünlük içinde yer alan diğer teşebbüsler hakkında Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına karar verilmiştir.
22.09.2021 tarihinde yapılan yerinde incelemede Trendyol’un,
1. Trendyol, algoritmalarına müdahale ederek kendi markalı ürünlerini avantajlı hâle getirmiş ve sadece bu ürünler için “ertesi gün teslimat” seçeneği sunmuştur.
2. Trendyol, platformundaki üçüncü taraf satıcılara ait verileri kendi pazarlama/tasarım stratejilerini oluşturmak için kullanmıştır.
3. Algoritmalara müdahale ve sponsorlu ürünlerde şeffaflık eksikliği yoluyla satıcılar arasında ayrımcılık yapmıştır. (Gürkaynak, 2023)
Algoritma müdahalelerinde Trendyol’un platformunda kullandığı sıralama ve öneri algoritmalarına müdahale ederek kendi özel markalı ürünlerini (private label, örneğin Trendyol Milla gibi markalar) öne çıkardığı; hatta bazı avantajlı hizmetleri örneğin ertesi gün teslimatı sadece kendi ürünlerine tanıdığı tespit edildi. Veri kullanımında da Trendyol’un pazar yerindeki bağımsız satıcıların ticari verilerini toplayıp analiz ederek, bunları kendi perakende stratejilerini geliştirmek ve rakip satıcılara karşı üstünlük sağlamak için kullandığı belirlendi. Satıcılara eşitsiz muamele bakımından da platformda sponsorlu ürünlerin gösterimi ve diğer bazı uygulamalarda şeffaf olmayan yöntemlerle, Trendyol’un bazı satıcıları kayırdığı veya ayrımcılık yaptığı iddiası gündeme gelmiştir. Bu bulgular sonrasında 4054 sayılı Kanun’un 9. maddesinin “nihai karara kadar ciddi ve telafi olunamayacak zararların doğması ihtimalinin bulunduğu durumlarda, ihlalden önceki durumu koruyucu nitelikte’’ geçici tedbir kararı alınabileceğini düzenleyen dördüncü fıkrası uyarınca ön araştırma sürecinde çok kategorili çevrim içi pazaryerleri (e-pazaryerleri) pazarında hâkim durumda olduğu tespit edilen Trendyol hakkında geçici tedbir kararı alınmasının gerekliliği gündeme gelmiştir. Bu çerçevede düzenlenen 29.09.2021 tarihli ve 2021-1 -025/BN-01 sayılı Bilgi Notu görüşülerek karara bağlanmıştır.
RAPORTÖR GÖRÜŞÜ:
İlgili Bilgi Notunda, Trendyol’un
i. Kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan ürün ve hizmetlerine yönelik, rakiplerine kıyasla avantaj sağlayacak nitelikte, algoritmaya ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahaleler de dâhil olmak üzere her tür eylem davranış, ve uygulamalarına son vermesi ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
ii. Pazaryeri faaliyetleri bakımından, elde edilen ve üretilen her türlü verinin, kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan ürün ve hizmetlerine rakiplerine kıyasla avantaj sağlayacak şekilde paylaşımını ve kullanımını durdurması ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
iii. Pazaryerinde satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık doğuracak nitelikte algoritma ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahaleler de dahil olmak üzere her tür eylem davranış ve uygulamalarına son vermesi ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
iv. Yukarıda yer verilen tedbir kararlarının uygulanmasını ve denetlenebilirliğini tem inen gerekli her türlü teknik, idari ve organizasyonel tedbirleri alması,
v. Trendyol (DSM Grup) bünyesinde; ürün arama, satıcı listeleme, satıcı puanı hesaplama vb. amaçlarla kullanılan tüm algoritma modelleri üzerinde yapılan parametrik ve yapısal değişikliklerin versiyonlu ve doğruluğu inkar edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması,
vi. Trendyol (DSM Grup) bünyesinde kullanılan (geliştirilen) tüm yazılımlara ait kaynak kodlarının versiyonlu ve doğruluğu inkar edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması,
vii. Trendyol (DSM Grup) bünyesinde iş süreçlerinin yürütülmesi kapsamında kullanılan tüm yazılımlara ilişkin kullanıcı erişim ve yetkilendirme kayıtları ile yönetici denetim kayıtlarının doğruluğu inkar edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması yönünde geçici tedbir uygulanması gerektiği, bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda 4054 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca teşebbüs hakkında idari para cezası uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı ifade edilmiştir. (Trendyol Self Preferencing Davası, 2021)
REKABET KURULU’NUN DEĞERLENDİRMESİ VE KARARLARI
Rekabet Kurulu soruşturma sürecinde önemli iki aşamada kararlar almıştır; birincisi, nihai karar öncesinde 2021’de alınan geçici tedbir kararı; ikincisi ise Temmuz 2023’te alınan nihai karar ve yaptırımlar.
• Geçici tedbir kararı özetle, Soruşturma devam ederken Kurul, 4054 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca geçici tedbirler uygulama yoluna gitmiştir. Eylül 2021’de soruşturma açıldıktan sonra, 30.09.2021 tarihli ara kararla Trendyol’a belirli davranışlardan kaçınması için tedbirler bildirilmiştir
• Nihai karar özetle, Trendyol’un hem mali yaptırıma hem de davranışsal düzeltmelere tabi tutulduğunu göstermektedir. Bu karar, Türkiye’de dijital platformlara yönelik en kapsamlı rekabet hukuku müdahalelerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Kararın kamuoyu ile paylaşılan kısa metninde “Trendyol’un algoritmaya müdahale ederek ve 3. taraf satıcı verilerini kullanarak kendi perakende faaliyetine haksız avantaj sağladığı” açıkça vurgulanmış ve bu fiillerin rekabet ihlali teşkil ettiği kayıt altına alınmıştır.
NİHAİ KARAR VE YAPTIRIMLAR (TEMMUZ 2023)
• Rekabet Kurulu, yaklaşık iki yıl süren soruşturmayı tamamlayarak 26 Temmuz 2023 tarihli kararıyla sonuca varmıştır. Kurul’un değerlendirmesine göre Trendyol, “çok kategorili e-pazaryeri pazarında hâkim durumda” bulunan bir teşebbüstür ve bu hakimiyetini kötüye kullanacak şekilde davranmıştır.
• Kararda özellikle Trendyol’un “algoritmaya müdahale ederek ve pazaryerinde satış yapan üçüncü taraf satıcıların verilerini kullanarak kendi perakende faaliyetine haksız avantaj sağladığı” tespitine yer verilmiştir. Bu eylemlerin rakip satıcıların faaliyetlerini zorlaştırdığı ve böylece 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği sonucuna oybirliğiyle varılmıştır.
• Bu ihlal tespitine dayanarak, Trendyol’a 61.342.847,73 TL tutarında idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Söz konusu tutar, şirketin 2021 mali yılı gayri safi gelirleri üzerinden, Kanun’un 16. maddesi uyarınca üst sınırdan takdir edilmiştir. Karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde idari yargıya götürülebilir şekildedir.
• Para cezasının yanı sıra, Kurul Trendyol’un rekabeti kısıtlayıcı davranışlarını düzeltmesi ve tekrarını önlemesi amacıyla kapsamlı davranışsal yükümlülükler getirmiştir. Bu yükümlülükler, adeta bir düzeltici tedbirler paketi şeklinde, Trendyol’un iş yapış biçimine kalıcı düzenlemeler getirmektedir;
Algoritma ve kod müdahalelerinden kaçınma
Veri kullanımının kısıtlanması
Algoritma şeffaflığı ve kayıt tutma
Uygulama süresi ve raporlama ( 3 ay içinde eksiksiz yerine getirmekle yükümlüdür)
İhlalin sürdürülmesi halinde ek yaptırım ( günlük idari para cezası )
TEDBİR KARARINA GÖRE TRENDYOL, NİHAİ KARAR ÇIKINCAYA DEK ŞU YÜKÜMLÜLÜKLERE UYMAK ZORUNDAYDI;
• Kendi ürünlerine avantaj sağlayan algoritma müdahalelerini durdurması
• Veri paylaşımının durdurulması
• Satıcılar arasında ayrımcılığın sonlandırılması
• Denetim için şeffaflık için teknik ve idari önlemi alması
Bu geçici tedbirler, Trendyol açısından oldukça bağlayıcıydı ve uyulmaması halinde şirket cirosunun binde 5’i oranında günlük para cezası işleyeceği bildirildi. Trendyol, bu karara karşı yargı yoluna başvurdu ve Ankara 9. İdare Mahkemesi 2022 yılında bazı tedbir hükümlerini iptal etti. Mahkeme, özellikle Trendyol’un henüz hakim durumda olmadığı döneme (2017-2018) ilişkin tedbir koyulmasını ve bazı müdahaleler için yeterli delil ve zararın ortaya konulamamasını gerekçe göstererek tedbir kararının bir kısmını hukuka aykırı buldu. Buna rağmen, soruşturma esnasında Trendyol’un davranışları büyük ölçüde yakın takibe alınmış ve Kurul, nihai karar aşamasına dek rekabet ihlali risklerini asgari düzeyde tutmayı hedeflemiştir.
ÇEVRİM İÇİ PLATFORMLARIN KENDİNİ KAYIRMAYA ELVERİŞLİLİĞİ
Çevrim içi platformların pazar gücüne katkı sağlayan en önemli bileşenler çok taraflı (multi-sided) pazar yapısı nedeniyle oluşan ağ etkileri ve söz konusu platformlar için önemli bir girdi niteliğinde olan veri sahipliğidir. Aracı rolleri gereği kullanıcılarının etkileşime girdiği kuralları sıralama ve veriye erişim gibi etkenler kendi üzerinde belirleyen düzenleyici olarak hareket eden platformlar, bu kuralları kendi ürün/hizmetlerinin lehine ayrımcı olacak şekilde tasarlayarak uygulayabilmektedir.
TRENDYOL’UN KENDİ PERAKENDE FAALİYETİNİ KAYIRMASI
Dijital pazarların gelişimi ile birlikte tartışılmaya başlanan kendini kayırma davranışı, hakim durumdaki teşebbüslerin, kendi ürün veya hizmetlerini, aynı platform hizmeti temelinde rekabet ettiği rakiplerininkine kıyasla daha avantajlı konuma getirmesi olarak tanımlanmaktadır. Kendini kayırma davranışının rekabet hukuku perspektifinde endişe doğurmasının sebebi, bir platform hizmetinde hakim durumdaki teşebbüslerin, kendini kayırarak sahip oldukları pazar gücünü, ilişkili başka bir pazara aktararak haksız bir rekabetçi üstünlük elde etmesidir. Kendini kayırma davranışının dijital platformların gelişimi ile birlikte daha görünür olmasının sebebi ise bu pazarların sahip olduğu ağ etkisi, ölçek ekonomisi, dikey entegrasyonun kolaylığı gibi iktisadi özelliklere dayalı olarak pazar gücünün çok daha kısa sürede ve çok daha kolay ve maliyetsiz şekilde aktarımının mümkün olması ve bu nedenle pazarın farklı tarafları bakımından daha iyi daha düşük fiyatlı rakip hizmetlerin veya ürünlerin pazara girişinin engellenebilmesi riskinin daha yüksek olmasıdır. Kendini kayırma eylemleri, dinamik etkinlik ve tüketici faydası yönünden de belirsizlik ve endişe doğurmaktadır. Bu çerçevede, herhangi bir rekabetçi faydanın, inovasyonun veya tüketici faydasının sağlanmadığı ve salt pazar gücünün genişletilmesi niteliğinde görünen eylemlerin ihlal olarak değerlendirilme olasılığı da çok daha yüksek olmaktadır. Hem Rekabet Kurulunun hem diğer ülke otoriterinin kararları da bu anlayışı doğrulamaktadır. Örnek olarak Rekabet Kurulu ve Komisyon’un Google Shopping kararları verilebilir. Bu karar;
Kurul, Google’ın genel arama pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanarak çevrimiçi alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarındaki rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiasına yönelik yürüttüğü soruşturmada, Google’ın
(i) genel arama hizmetleri ve çevrimiçi alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarlarında hâkim durumda olduğuna;
(ii) Google’ın alışveriş karşılaştırma hizmeti sunan rakiplerini rekabette dezavantajlı konuma düşürerek rakip teşebbüslerin faaliyetlerini zorlaştırmak ve alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarındaki rekabetin bozulmasına yol açmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiğine hükmederek Google aleyhine idari para cezası uygulamıştır. (Doğan, 2021)
TRENDYOL’UN ALGORİTMAYA YAPTIĞI MÜDAHALELERLE KENDİ PERAKENDE FAALİYETİNİ KAYIRMASI
Trendyol’un algoritmasına yaptığı tek taraflı çeşitli müdahalelerle, hem aracı hem de perakendeci olarak faaliyet gösterdiği platformunda kendi perakende faaliyetini kayırdığını, başka bir deyişle aynı zamanda rakibi olan ve platformunu kullanan satıcıların aleyhine olacak şekilde kendi perakendecilik faaliyetine avantaj sağladığını göstermektedir;
• Jira isimli yazılımda yapılan yerinde incelemede elde edilen yukarıdaki belgede, 8 Aralık 2017 tarihinde, saat 09:48’de (...) projesi içerisinde (...) tarafından, Search Filtre ekranında Trendyolmilla Kids markasının yukarı taşınması başlıklı bir görev oluşturulup bu görevin (...)’a atandığı görülmektedir. Görevin aynı gün saat 11:16’da (...) tarafından testing finished (testi tamamlandı) durumuna getirilerek tamamlandığı ve 11:31 ’de kodda yapılan değişikliğin sisteme kaydedildiği ( commit ) görülmektedir.
• 28 Aralık 2017 tarihinde, saat 10:43’de (...) projesi içerisinde (...) tarafından, Client’a döndüğümüz Trendyolmilla/Trendyol Man/Trendyol Kids için filtre içerisinde markaları en yukarıda dönmek geri kalan markaları da alfabetik şekilde sıralanmış vermek istiyoruz başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. İlgili görev üzerinde (...), (...), (...) çalışmalar yapmış ve 4 Ocak 2018 09:23’de (...) tarafından görevin tamamlandığı {Done) işaretlenmiştir. 6 Ağustos 2018 tarihinde, saat 15:49’da ise (...) tarafından değişikliklerin yayınlandığı/kullanıma sunulduğu ( relased) işaretlenmiştir.
• 29 Kasım 2018 tarihinde, saat 16:26’da (...) projesi içerisinde (...) tarafından, Search sayfasında markalar filtresinde trendyolmilla en başta görüntülenmen başlıklı bir görev oluşturulduğu ve görevin tipinin hata ( Production Bug) olarak girildiği görülmektedir. Başlıktan ve görev tipinden anlaşıldığı üzere daha önce Trendyol arama sayfasında yer alan marka filtresinde TrendyolMilla’nın en üstte görüntülenmesi sağlanmış ancak sistemsel bir hatadan dolayı en üstte görüntülemenin gerçekleşmediği tespit edilmiştir. Bu hatanın giderilmesi ve tekrar TrendyolMilla’nın arama sayfasındaki markalar filtresinde en üstte görüntülenmesi için ilgili görevin oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Görev aynı gün içerisinde saat 16:28’de (...) tarafından tamamlandı {Done) olarak işaretlenmiş ve 29 Ocak 2019 tarihinde, saat 09:35’te (...) tarafından değişikliklerin yayınlandığı ( relased ) işaretlenmiştir.
• 8 Ağustos 2017 tarihinde, saat 10:41 ’de (...) projesi içerisinde (...) tarafından, Ürün sıralamalarında marka ve teslimat tipi bazlı torpil oluşturabilmek istiyorum. Teknik analiz başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Görev başlığından ve açıklamasından anlaşıldığı üzere Trendyol’un akıllı listeleme (.smartlisting) algoritmasının sağladığı ham skorların, istenilen marka ve teslimat tipi için yüksek katsayı ile çarpılıp skorunun arttırılması ve bu sayede listelemede üst sıralara çıkarılması amaçlanmaktadır. İlgili görevin kodlaması tamamlandıktan sonra 15 Ağustos 2017 tarihinde, saat 10:22’de (...) tarafından testlerinin de tamamlandığı (.testing finished) işaretlenmiştir. 12 Ekim 2017 tarihinde, saat 13:40’da (...) tarafından istenilen torpil yapısının yayınlandığı ( released ) görülmektedir.
• 2 Ağustos 2017 tarihinde, saat 11:50’de (...) projesi içerisinde (...) tarafından, smartlisting algoritmasının oluşturduğu ham skoru marka bazlı belli bir katsayıyla çarpabilmek istiyorum başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Bu görevde talep edilen ise, belirtilen markaları yüksek katsayı ile çarparak akıllı listeleme algoritmasının oluşturduğu ham skora müdahale edilmesidir. Bu müdahale sonucunda istenilen markaların daha üst seviyelerde listelenmesi amaçlanmıştır. İlgili görev, yapılmak istenen işlemin daha önceden yapıldığı notu eklenerek 26 Nisan 2018 tarihinde, saat 20:57’de (...) tarafından kapatılmıştır.
• 15 Ağustos 2017 tarihinde, saat 12:47’de (...) projesinde (...) tarafından, smartlisting algoritmasının oluşturduğu ham skoru teslimat tipi bazlı belli bir katsayıyla çarpabilmek istiyorum başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Görev başlığı ve açıklamasından da anlaşıldığı üzere, hızlı teslimata sahip olan ürünlerin listeleme skorları yüksek katsayılarla çarpılarak sıralamada yukarılara taşınması amaçlanmıştır. Görev 26 Nisan 2018 tarihinde, saat 20:59’da (...) tarafından kapatılmıştır.
• 3 Ağustos 2018 tarihinde, saat 16:04’te (...) projesi içerisinde (...) tarafından, Marka takibi sayılarında düzenleme başlıklı oluşturulan görevin, (...) atandığı görülmektedir. Görevin başlığı ve açıklamasından; Trendyol uygulamasında kullanıcılara Trendyolmilla, Trendyol Man, Trendyol Kids markalarının takipçi sayısının gerçek değerlerin beş katı, diğer markaların takipçi sayısının ise gerçek değerlerin üç katı olarak gösterilmesinin istendiği ve ilgili görevin 29 Ağustos 2018 tarihinde, saat 10:48’de (...) tarafından tamamlandı olarak işaretlendiği görülmektedir. Takipçi sayılarına yapılan bu müdahale ile Trendyol markalarının hak ettiğinden daha fazla beğenilen bir marka olduğunun gösterildiği ve rakiplere kıyasla kendi ürünlerine avantaj sağlandığı değerlendirilmektedir. Ayrıca diğer markaların takipçi sayısını gerçeğin üç katı olarak göstererek Trendyol uygulamasının/rakip markaların olması gerektiğinden daha fazla kullanıldığını/etkileşim aldığını/beğenildiğini göstererek gerçek verileri manipüle ettiği ve bu sayede hem platformunda yer alan satıcıları hem de kullanıcıları yanılttığı değerlendirilmektedir.
• 7 Eylül 2021 tarihinde, saat 13:11’de (...) projesi içerisinde (...) tarafından Chechout- TY milla ve man için döndüğümüz sellerscore bilgisini dönmeme başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Görev detayından anlaşıldığı üzere Trendyolmilla ve Trendyol Man için kullanıcılara satıcı puanlamasının gösterilmemesi istenmiştir. İlgili görev, 16 Eylül 2021 tarihinde saat 09:20’de (...) tarafından tamamlandı olarak işaretlenmiştir. Bu müdahale ile Trendyol’un, kendi markaları için kullanıcılardan aldığı düşük puanlar gizlenerek tüketici algısının yönetilmesi ve diğer markalara göre avantaj elde edilmesi sağlanmıştır.
• 11 Ekim 2019 tarihinde, saat 14:39’da, (...) projesi içerisinde (...) tarafından, İstanbul based kullanıcılara TEX ile yarın teslim bilgisi verilmesi (A/B) başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Görev detaylarında anlatılan isteklerden anlaşıldığı üzere, İstanbul’a teslimat yapılacak ürünlerden sadece TrendyolMilla, TrendyolMan, TrendyolKids ürünlerinde ürünün ertesi gün teslim edileceğine dair bir bilgilendirme gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu görev kapsamında yapılan değişiklikten aynı şartlarda olan (Trendyol Express kullanan ve İstanbul içinde teslimat yapabilecek olan diğer) markaların yararlanamadığı ve Trendyol’un kendi ürünlerine avantaj sağladığı anlaşılmaktadır.
• 2021 tarihli yukarıdaki belgeden, Trendyol uygulamasında kullanılan arama modülünün, ayar dosyası olan (... ).json dosyasında, exceptionalSortingListForBrands isminde bir alan bırakıldığı görülmektedir. Bu alana girilen rakamların, TrendyolMilla, Trendyol Man ve Trendyol Kids’e ait olduğu tespit edilmiştir. Bu (...) dosyasında yer alan exceptionalSortingListForBrands alanının amacı, listeleme sırasında istisna tutulacak markaların idlerinin tutulması ve yazılım içinden kolayca erişilip işlem yapılmasıdır.
• (...) dosyasındaki exceptionalSortingListForBrands idlerinin, sıralama algoritmasında kullanıldığı yer, Şekil 11’de tespit edilmiştir. exceptionalSortingListForBrands içine yazılmış değerler (marka idleri) söz konusu olduğunda, “şort” fonksiyonu ilgili markaları, algoritmanın dayandığı skor puanlamasına tabi tutmaksızın listenin en başına yerleştirmekte ve diğer markalar ise algoritmaya göre sıralanmaktadır.
• Arama ayar dosyasının geçmişine bakıldığında ortaya çıkan Şekil 12’den gitlab’ a ilk yüklendiği andan 25 Mayıs 2021’e kadar istisna marka olarak Trendyolmilla, Trendyol Man ve Trendyol Kids’in yazılı olduğu görülmektedir. Bu sayede Trendyol’un kendi markaları listelemelerde en üst sırada gösterilmiştir. Bununla birlikte, (...) dosyasının gitlab ’a yüklendiği tarih 2020 yılı olmakla birlikte daha önce farklı bir program kullanılmış olma olasılığı göz önünde bulundurulduğunda bu tarihin daha geriye gitme ihtimali de söz konusu olabilecektir.
• 2019 yılına ait belgede; Şekil 11 ’te görülen istisna markaların nasıl sıralandığını gösteren kod bloğunun geçmişine yer almaktadır. Söz konusu Şekil 13’ten, istenilen markaların sıralamada en üstte kalmasını sağlayan altyapının, en az 2 yıl önce oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
• 8 Eylül 2021 tarihinde, saat 08:59’da (...) projesi içerisinde (...) tarafından, TrendyolMilla ve Trendyolman ürünlerinde satıcı alanında takipçi sayısını kaldırma başlıklı bir görev oluşturulduğu görülmektedir. Bu görevin detayında, az takipçisi olan Trendyol markalarının güvenirliliğini düşürmemek için böyle bir değişikliğe gidilmek istendiği belirtilmiştir. İlgili görev 14 Eylül 2021 tarihinde, saat 09:03’te (...) tarafından tamamlandı olarak işaretlenmiştir. Bu müdahale ile Trendyol’un kendi markalarını, diğer markalara kıyasen kayırdığı anlaşılmaktadır.
TRENDYOL’UN PAZARYERİNİ KULLANAN SATICI VE TÜKETİCİ VERİLERİNDEN FAYDALANMAK SURETİYLE KENDİ PERAKENDE FAALİYETİNİ KAYIRMASI
• Yerinde inceleme sırasında elde edilen belgeler, algoritmaya yapılan müdahalelerin yanı sıra Trendyol’un pazaryerini kullanan satıcı ve tüketici verilerinden faydalanmak suretiyle kendi perakende faaliyetine avantaj sağladığını göstermektedir. Üçüncü taraf verilerinin kullanımı da kendini kayırmanın bir türü olarak rekabet karşıtı bir davranış olarak değerlendirilmektedir. Şöyle ki, bu rekabet karşıtı davranış, hakim durumdaki teşebbüslerin, sundukları platform hizmeti kapsamında elde ettikleri ve topladıkları verileri kendi lehlerine kullanmaları şeklinde ortaya çıkmaktadır. Söz konusu teşebbüslerce, sunulan platform hizmetleri kapsamında toplanan ilgili veri, hacmi ve niteliği itibarıyla önemli bir rekabetçi unsur teşkil etmektedir. İlgili platform hizmetinden yararlanan ticari kullanıcılar tarafından gönüllü olarak sağlanan veya ilgili platform hizmetini kullanan nihai kullanıcılar/üçüncü taraflar tarafından gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak ilgili hizmeti sunan teşebbüsün elinde toplanan bu veriler, oldukça hassas olup ürünün/hizmetin fiyatı, fiyat esnekliği, arz durumu ve tüketicilerin bakış açısı gibi oldukça geniş bir perspektiften bilgi sağlamaktadır. Söz konusu veriye sahip olan hakim durumdaki teşebbüs, sadece bu veri sahipliğinin avantajı ile hareket ederek ve herhangi bir ticari riske ve giriş maliyetine katlanmaksızın aynı ürünü/hizmeti satmaya/sunmaya başlayabileceği gibi aynı ürünü/hizmeti kendisi üretmek/geliştirmek yoluna da gidebilecektir. Bu endişe esasen, tüketici davranışları ve tercihleri hakkında fazlaca fikir veren veri sayesinde, karlı ve aynı zamanda tüketici gözünde popüler olan ürünlerin tespit edilerek taklit (copy cat) edilmesi olasılığına dayanmaktadır. İlgili teşebbüs, nihai kullanıcılara erişmek bakımından kendisine bağımlı olan teşebbüslerin yarattığı yenilikleri, sahip olduğu veri avantajının yanı sıra ölçek ve kapsam ekonomilerinden yararlanma kabiliyetiyle kendisine mâl etmektedir. Bu koşullar altında, hakim durumdaki teşebbüslerin, söz konusu ürünlerde/hizmetlerde, üçüncü taraf ticari kullanıcılardan daha düşük fiyat sunmaları da söz konusu olabilecektir.
• Veri temelli kendini kayırma davranışlarında (literatürde ayrıca forced free-riding olarak da isimlendirilmektedir) birden fazla rekabetçi endişe ortaya çıkmaktadır. Buna göre, ilgili teşebbüsün rakiplerinin yenilikçi uygulamalarından hiçbir riske katlanmadan yararlanması; rakiplerin inovasyon güdüsünü zayıflatmakta, yeni ürün ve hizmetlerin sunumunu engellemekte ve bu anlamda tüketici refahını zarara uğratmaktadır. Diğer taraftan, toplanan veri üçüncü taraf ticari kullanıcıların benzer veriye erişemediği durumda bilgi asimetrisi oluşmasına neden olarak da rekabeti olumsuz yönde etkileyebilecektir. Ayrıca pazarın yoğunlaşma seviyesine bağlı olarak ticari kullanıcıların pazar dışına itilmesine dahi söz konusu olabilecektir. İnovasyon temelli ikinci endişe, hakim durumdaki teşebbüsün, bu şekilde risksiz ve maliyetsiz şekilde rakiplerin inovatif sonuçlarından yararlanabilirken inovasyon yapma ve yenilikçi ürün/hizmetler sunma güdüsünün kaybolmasıdır. Bu çerçevede hem üst hem de alt pazarlarda inovasyon ve buna bağlı olarak ürün/hizmet çeşitliliği azalabilecek, bu da orta-uzun vadede fiyatları artırırken tüketici refahını azaltacaktır.
• Bu açıklamalar doğrultusunda, Trendyol’un kendi markalarının tasarımında/pazarlamasında üçüncü taraf satıcı ve tüketici verilerinden yararlandığını gösteren aşağıdaki belgeler, Trendyol’un veri temelli kendini kayırma davranışının varlığına ilişkin ciddi kuşku ve delil oluşturmaktadır.
• Yerinde inceleme tarihinden yaklaşık üç ay önce gerçekleşen ve (...) ve (...) arasındaki konuşmayı gösteren Şekil 15’ten, TrendyolMilla ürünleri forecasf ı için rakip markaların satışları ve benzer ürünlerin satışları gibi verilere eriştikleri ve söz konusu verileri kullandıkları anlaşılmaktadır.
• 12 Eylül 2021 tarihinde, (.....) ve (.....) arasında geçen slack yazışmasında, mp trading isimli ve marka bazlı bazı bilgilerin olduğu rapora eriştikleri ve raporu kendileri için kullanıp kullanamayacakları hususlarının konuşulduğu anlaşılmaktadır. İlgili konuşmada bu marka bazlı bilgilerin, (.....) isimli çalışan tarafından daha önceden sıklıkla kullanıldığı da belirtilmiştir. Konuşmada bahsedilen (.....) isimli çalışanın, TrendyolMilla’nın tesettür tarzından sorumlu olan (.....) olduğu anlaşılmaktadır.
• e-postada, Trendyol pazaryeri (MP) ekosistemi için oluşturulan raporların, Trendyol’un ikinci el satış platformu olan Dolap da dahil olmak üzere Trendyol markalarında çalışan kişilere de gönderildiği anlaşılmaktadır.
• 12 Eylül 2021 tarihinde, TrendyolMilla tesettür tarzından sorumlu (...) tarafından, trendyolmodest grubunda yapılan yazışmaların incelenmesinden MP trading raporlarında geçen, en iyi satan 40 ürün, en çok satan satılan kategoriler fiyat seviyeleri, renk bilgileri gibi üçüncü taraf satıcılara ait verilerin, Trendyol’un kendi markalarının pazarlamasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
• 23 Eylül 2021 tarihli e-postanın incelenmesinden, Trendyol’da en çok aranan 250 kelimenin raporlanarak marketing, planlama, produet gibi şirketin stratejisi ve ürün tasarımıyla ilgili birimlere gönderildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu raporda yer alan kelimelerin, son yedi gün içerisinde en çok aranan kelimeler olduğu ve bu kelimelere ait verilerin her gün güncellendiği belirtilmiştir. Bu açıdan bu raporlamanın, belli periyotlarla yapıldığı anlaşılmaktadır.
• Bu bilgiler çerçevesinde, Trendyol’un üçüncü taraf satıcıların ilgili platform üzerindeki faaliyetleri nedeniyle sağladıkları ve tüketicilerin ilgili satıcılarla etkileşimi dolayısıyla ortaya çıkan verilerini kendi ticari faaliyetini geliştirmek ve yine ilgili üçüncü taraf satıcılarla rekabet etmek amacıyla kullandığı anlaşılmaktadır. Bu bilgilerin, rakip konumundaki üçüncü taraf satıcılar için erişilebilir olmadığı göz önüne alındığında Trendyol’un bahse konu kendini kayırma davranışının pazardaki rekabeti bozmasının kuvvetle muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
TRENDYOL’UN ALGORİTMAYA YAPTIĞI MÜDAHALELERLE TRENDYOL PLATFORMUNU KULLANAN SATICILAR ARASINDA AYRIMCILIK YAPMASI
• Bilindiği üzere, 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (b) bendinde hâkim durumdaki teşebbüs tarafından “Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması ” yasaklanmıştır. Yerinde incelemeden elde edilen belgelerde bu hükme aykırı olarak Trendyol’un algoritmaya yaptığı müdahaleyle satıcılar arasında ayrımcılık yaptığı tespit edilmiştir.
• Trendyol’un kendini kayırdığının delili olarak da kullanılan ve yukarıda yer verilmiş olan Şekil 4, 5 ve 6’dan da görüldüğü üzere listeleme algoritmasının oluşturduğu ham skora müdahale edilerek istenilen markalar daha üst seviyelerde listelenebilmektedir.
• 16 Ağustos 2021 tarihinde, saat 17:10’da başlayan ve (...) ile (...) arasında geçen slack konuşmasında, çocuk kategorisinde satış yapan bir markanın, sıralama desteği verilmesine rağmen organik sıralamada gerilere düştüğü belirtilmiş ve bu markanın listelemede yukarılara çıkarılması istenmiştir.
• 3 Eylül 2021 tarihinde, (...), (...) ve ( ) arasında geçen slack konuşmasında, açılan bir butik için sıralama desteği talep edildiği görülmektedir. Konuşmadan, söz konusu butiğin, sıralama desteği verilmesine rağmen istenilen seviyeye çıkamadığı ve bunun üzerine ek destek talep edildiği anlaşılmaktadır.
• Benzer şekilde, yukarıda yer verilmiş olan Şekil 10 ve Şekil 11 numaralı belgeler de yine kendini kayırma davranışının delili olmasının yanı sıra, belli satıcılara sıralamada avantaj sağlandığının, diğer bir deyişle satıcılar arasında ayrımcılık yapıldığını gösterir niteliktedir. Daha önce bahsedildiği üzere, söz konusu belgelerden Trendyol uygulamasında kullanılan arama modülünün ayar dosyası olan (...) son dosyasında exceptionalSortingListForBrands isminde bir alan bırakılarak bu alana yazılan markaların listeleme sırasında istisna tutulabildiği ve ilgili markaların listelemenin en başına yerleştirilebildiği, diğer markaların ise arama algoritmasından gelen sonuca göre sıralandığı bir yapının oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
• Ayrımcılığa ilişkin başka bir kanıt, yerinde incelemede elde edilen Trendyol’un teknik personeline verdiği reklam algoritması eğitimi hakkındaki video kaydıdır. İlgili kayıtta “reklam veren markalar reklam süresi bittikten sonra bile organik sırada üst sıralarda yer alıf konuşması yapılmaktadır. Bu konuşma kaydı, sponsorlu ürünler bakımından reklam verme kurallarına ilişkin şeffaflık eksikliği vasıtasıyla pazaryerinde satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık yapıldığını göstermektedir.
Geçici Tedbir Uygulanmasına İlişkin Değerlendirme
• 2019 yılından bu yana çok kategorili e- pazaryerleri pazarında lider konumunda olan Trendyol, pazar payını 2020 yılında rakiplerinin yakalayamadığı bir ivme (%(...) bir büyüme) ile %(...)’e, 2021 yılında ise %(...)’a yükseltmiştir. Trendyol ile en yakın rakibi Hepsiburada’nın Pazar payları incelendiğinde 2020 ve 2021 yıllarında Trenyol’un istikrarlı bir şekilde pazar payını arttırırken Hepsiburada’nın pazar payı kaybettiği, 2021 yılında Hepsiburada ile arasındaki pazar payı farkının (...)’e ulaştığı görülmektedir. Son üç yıllık süreçte pazardaki önemli oyunculardan N11 ve Gittidiyor’un da istikrarlı bir şekilde pazar payı kaybettiği anlaşılmaktadır. Böylelikle, pazardan alınan pay itibarıyla Trendyol’un herhangi bir rekabetçi baskıyla karşılaşmadığı değerlendirilmektedir.
•
• Teşebbüslerin toplam işlem hacimleri bazında büyüme oranları gelişimi incelendiğinde de, yukarıdaki tabloyu destekleyecek şekilde, 2015-2020 yılları arasında ilgili pazarın büyüdüğü, bununla birlikte Trendyol’un büyüyen pazardan rakiplerine kıyasla en fazla payı aldığı görülmektedir:
• 2019 yılında Trendyol işlem hacminde %(...) büyüme oranı ile kendisine en yakın büyümeyi sergileyen Hepsiburada’nın (...) katı büyüklüğünde bir artış elde etmiştir. Aşağıdaki grafik ise Trendyol’un pazardaki bu hâkimiyetinin, büyük ölçüde, moda kategorisindeki satışlara dayandığını ortaya koymaktadır. Moda kategorisine bakıldığında Trendyol’un %(...) pazar payıyla lider durumda olduğu ve en yakın rakibi olan Morhipo’nun %(...) büyüklüğündeki pazar payı ile Trendyol’u takip ettiği görülmektedir.
• Trendyol’un moda kategorisindeki bahsedilen bu gelişimini daha görünür kılmak amacıyla doğrudan moda kategorisinde yapılan harcama tutarına bakıldığında, 2020 yılı sonu itibarıyla çok kategorili e-pazaryerleri pazarında moda kategorisindeki toplam harcama tutarı (...) milyar TL iken, bu harcamanın (...) milyar TL’si Trendyol üzerinden gerçekleşmiştir. Aşağıda yer verilen grafikten de izlenebileceği üzere, moda kategorisinin yıllar itibarıyla büyüdüğü, büyüyen bu pazardan en fazla pay alanın ise Trendyol olduğu, rakiplerin hissedilebilir bir büyüme yakalayamadığı açık bir şekilde görülmektedir. Rekabet Kurulu, K. 21-46/669-334 T. 30.09.2021
• Dolayısıyla moda kategorisinde Trendyol’un, tüketici nezdinde akla gelen ilk teşebbüs olduğu ve bu nedenle pazardaki dinamiklerin önemli bir belirleyicisi olduğu değerlendirilmektedir.
• Harcama tutarına dayalı olarak Trendyol’un pazarda yakaladığı bu gelişimi destekleyen başka bir unsur, tüketici tercihleridir. Şöyle ki, E-Pazaryeri Platformları Sektör İncelemesi kapsamında gerçekleştirilen tüketici anketi verilerine göre, tüketicilerin %71,2’si sınırlı/az sayıda e-pazaryeri kullanmakta ve Trendyol, %49,6 oranı ile tüketiciler tarafından en çok kullanılan e-pazaryeri olarak öne çıkmaktadır:
• Aynı tüketici anketi verilerine göre, aşağıda görüldüğü üzere, tüketicilerin ağırlıklı olarak cep telefonlarında bulundurduklarını belirttikleri uygulamanın %61,9 gibi yüksek bir oranla Trendyol uygulaması olması da, Trendyol’un gücünü ortaya koymaktadır:
• Tüketici tercihlerine dayalı olarak Trendyol’un yakaladığı bu avantajı daha da güçlendiren başka bir unsur, cep telefonunda yalnızca bir uygulama yüklü olan tüketicilerin %59,Tinde, Trendyol uygulamasının yüklü olmasıdır. Buna göre tüketicilerin e-pazaryerleri arasındaki tercihi aşağıdaki grafikte gösterilmektedir:
• Söz konusu veriler ışığında, tüketicilerin tercihinin Trendyol üzerinde yoğunlaştığı ve özellikle tüketicilerin %48,7’sinin cep telefonunda yalnızca bir uygulama bulunduğu dikkate alındığında Trendyol’un rakiplerine kıyasla önemli bir avantaj elde ettiği anlaşılmaktadır.
• Aşağıdaki grafikte yer alan ziyaret sayısı bazında pazar payları gelişimi incelendiğinde de, tüketici tercihi noktasında Trendyol’un yaklaşık %(...) pazar payı ile önemli bir avantaja sahip olduğu görülmektedir:
• Yukarıdaki verilere göre Trendyol’un e-pazaryerleri arasında en çok ziyaret edilen platform olması, Trendyol’da satış yapmanın değerini arttırarak Trendyol’un satıcılar karşısındaki konumunu da güçlendirmektedir. Yer aldıkları e-pazaryerini vazgeçilmez olarak gören satıcıların oranını gösteren aşağıdaki tablo, bu yöndeki kanaatin dayanağı niteliğindedir:
• Trendyol’da satış yapan satıcıların yaklaşık yarısı, Trendyol’u vazgeçilmez ticari ortak olarak tanımlamaktadır. Böylelikle Trendyol’da satış yapan satıcıların yaklaşık yarısının, Trendyol’a alternatif dağıtım kanallarından satış yapma güdüsüne sahip olmadığı, bu sebeple, Trendyol’un satıcılar karşısında yüksek bir pazarlık gücüne sahip olduğu değerlendirilmektedir. Bunun dışında Trendyol’da satış yapan satıcıların büyüklüğüne bakıldığında, söz konusu satıcıların Trendyol’un sahip olduğu pazarlık gücüne tesir edecek nitelikte olmadığı görülmektedir. Bunu ortaya koymak üzere, Trendyol’un en çok ivme kazandığı 2019 yılında Trendyol’un işlem hacminden en büyük pay alan beş satıcının, toplam satışlar içindeki payları incelenmiştir. Trendyol’un, satıcı kimliği ile toplam e-pazaryeri satış hacmi içinde en büyük paya sahip satıcı olduğu, kendisine en yakın satıcının ise söz konusu satışlarından aldığı payın %(...) olduğu tespit edilmiştir:
• veriler, satış hacmi bakımından Trendyol e-pazaryerinde en büyük satıcı konumundaki teşebbüslerin dahi pazaryeri satışlarından aldığı payın çok düşük olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla satıcıların Trendyol politikalarına karşı pazarlık etme imkanını önemli ölçüde sınırladığı ve bu nedenle Trendyol’un pazardaki hakim durumunu kuvvetlendirdiği değerlendirilmektedir.
• E-Pazaryeri Platformları Sektör İncelemesi Ön Raporu’nda yer verilen pazaryerinde alışveriş yapan tüketicilerin %63,5’i için pazaryerinin kimliğinin satıcılardan daha önemli olduğu ve tüketicilerin %54,5’inin, pazaryerinin de satıcı olması durumunda satıcı tercihini pazaryerinden yana kullanacağı bulgularının, Trendyol gibi hibrit pazaryerlerini satıcılar karşısında güçlü bir pozisyona taşıdığı ve bu koşullar altında pazaryerinin rekabet karşıtı davranışının satıcılar üzerindeki etkisinin daha yıkıcı olabileceği değerlendirilmektedir.
• Pazara giriş ve büyüme engelleri bakımından, pazara 2018 yılında giriş yapan Amazon Turkey Perakende Hizmetleri Limited Şirketi’nin (Amazon) 2020 yılında sadece (...) Milyar TL işlem hacmine ulaşması, küresel bir devin dahi pazardan kolaylıkla pay alamadığına, tüketici alışkanlıklarında yer bulmanın ve böylelikle platforma talep yaratılmasının ciddi bir yatırım gerektirdiğine işaret etmektedir. Ayrıca, marka bilinirliğini ve tüketici ziyaretini arttırmaya yönelik reklam harcamalarının pazarda tutunabilmek ve/veya büyüyebilmek için önemli bir maliyet teşkil ettiği değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, pazardaki yatırım harcamaları incelendiğinde Trendyol’un, 2020 yılında reklam harcamalarını %(...) oranında arttırdığı, böylelikle en yakın rakibi olan Hepsiburada’nın reklam bütçesinin yaklaşık (...) katına yaklaşan ve pazardaki diğer tüm oyuncuların ise reklam bütçesinin tamamına yaklaşan bir reklam bütçesi ayırdığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen yüksek reklam harcamasının, satış hacmine olumlu yansıdığı, Trendyol’un, 2019 yılından itibaren birçok kategoride lider konuma erişmesinden anlaşılmaktadır.
• rakiplerin artan reklam harcamasına rağmen pazardan pay alamadıklarını, bu anlamda Trendyol’un büyümesini sınırlandırma yeteneklerinin sınırlı olduğunu göstermektedir. Yukarıdaki tabloya göre 2019-2020 döneminde Trendyol’dan sonra en fazla reklam harcaması yapmış olan Hepsiburada 2020 yılında bir önceki yıla kıyasla harcamasını %(...) arttırarak yaklaşık (...) TL reklam harcaması yapmasına rağmen pazarda ancak Trendyol’un yakaladığı büyümenin oranın yarısı büyüklüğünde bir gelişim elde edebilmiştir.
• Yukarıda aktarılan bilgi ve tespitler ışığında, Trendyol’un yüksek ve rakipleriyle orantısız Pazar payına sahip olması, piyasaya giriş engellerinin bulunması ve alıcı gücünün mevcut olmaması sebepleriyle çok kategorin e-pazaryerleri pazarında hâkim durumda olduğu değerlendirilmektedir.
• Trendyol’un hâkim durumda olduğu ve perakende faaliyetinin moda kategorisinde yoğunlaştığı dikkate alındığında elde edilen belgelere dayanılarak Trendyol’un pazardaki bu hâkimiyetinin, ortaya konulan rekabet karşıtı uygulamalardan beslendiği kuvvetle muhtemel görülmektedir. Öte yandan bu uygulamalar, platform üzerinden satış yapan satıcıların söz konusu e-pazaryeri üzerindeki satışlarını kısıtlayacak ve pazardaki faaliyetlerini zorlaştıracak niteliktedir. Bu nedenlerle söz konusu uygulamaların soruşturma sonucunda alınacak nihai karara kadar ciddi ve telafi olunamayacak zararlar doğurma ihtimalini haiz olduğu değerlendirilmektedir. Zira yaklaşık bir yıl gibi kısa bir süre (2020-2021 döneminde) içinde Trendyol’un Pazar payının yaklaşık %(...) gibi büyük bir oranda artış göstermesi, dijital pazarlarda gerekli müdahalenin gecikmesinin geri döndürülemez sonuçlara yol açabileceğini teyit etmektedir. Bu itibarla, Trendyol’un kendini kayırma ve ayrımcılık şeklindeki uygulama ve davranışlarına yönelik geçici tedbir uygulanmasının uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
• Bu çerçevede Trendyol’un;
(i) perakendeci rolüyle satışa sunduğu ürünlerine avantaj sağlayacak şekilde algoritmaya müdahale ettiğine ve “ertesi gün teslim” imkanını yalnızca kendi ürünlerine sağladığına,
(ii) yine kendi perakende faaliyetine avantaj sağlayacak şekilde pazarlama/tasarım stratejisinin oluşturulmasında pazaryerinde satış yapan satıcıların verilerini kullandığına, (iii) algoritmaya yapılan müdahaleler ve sponsorlu ürünlere yönelik şeffaflık eksikliği vasıtasıyla pazaryerinde satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık yaptığına yönelik uygulama ve davranışlarının nihai karara kadar ciddi ve telafi olunamayacak zararlar doğurmasını engellemek amacıyla 4054 sayılı Kanun’un 9. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca geçici tedbir alınması gerektiği değerlendirilmiştir.
BUNUN SONUCUNDA;
Düzenlenen rapora ve incelenen dosya kapsamına göre,
a) 4054 sayılı Kanun’un 9. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ’nin;
1. Pazaryeri faaliyeti kapsamında, kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan diğer ürün ve hizmetlerine yönelik, rakiplerine karşı avantaj sağlayacak nitelikte, algoritma ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahaleler de dâhil olmak üzere her tür eylem davranış ve uygulamalarına son vermesi ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
2. Pazaryeri faaliyetinden elde edilen ve üretilen her türlü verinin, kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan diğer ürün ve hizmetleri için paylaşımını ve kullanımını durdurması ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
3. Pazaryerinde satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık doğuracak nitelikte algoritma ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahaleler de dâhil olmak üzere her tür eylem davranış ve uygulamalarına son vermesi ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınması,
4. Yukarıda yer verilen tedbir kararlarının denetlenebilirliğini tem inen gerekli her türlü teknik, idari ve organizasyonel tedbirleri alması,
5. DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ bünyesinde; ürün arama, satıcı listeleme, satıcı puanı hesaplama vb. amaçlarla kullanılan tüm algoritma modelleri üzerinde yapılan parametrik ve yapısal değişiklikleri versiyonlu ve doğruluğu inkâr edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması,
6. DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ bünyesinde kullanılmak amacıyla özel olarak geliştirilen tüm yazılımlara ait kaynak kodlarını versiyonlu ve doğruluğu inkâr edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması,
7. DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ bünyesinde iş süreçlerinin yürütülmesi kapsamında kullanılan tüm yazılımlara ilişkin kullanıcı erişim ve yetkilendirme kayıtları ile yönetici denetim kayıtlarını doğruluğu inkâr edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle saklaması yönünde geçici tedbir alınmasına,
b) 1, 2, 3, 5, 6 ve 7 numaralı yükümlülüklerin gerekçeli kararın teşebbüse tebliğinden itibaren 30 gün içinde yerine getirilmesine, 4 numaralı yükümlülüğe ilişkin eylem planının gerekçeli kararın teşebbüse tebliğinden itibaren 30 gün içinde Kuruma sunulmasına,
c) Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda 4054 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca teşebbüs hakkında idari para cezası uygulanmasına gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde yargı yolu açık olmak üzere, OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir.
TRENDYOL'DAN AÇIKLAMA;
"6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki yükümlülüklerimiz gereğince 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren Trendyolmilla, Trendyol Man, Trendyol Curve, Trendyol Modest markalı ürünlerimizi www. trendyol. com'da kaldırmamız gerekmektedir. 1 Ocak 2024'ten itibaren Trendyolmilla, Trendyol Man, Trendyol Curve ve Trendyol Modest markalı ürünlerimize yeni uygulamamız ve yeni web sitemiz üzerinden erişebilirsiniz" (Trendyol, 2023)
TRENDYOL’UN SAVUNMASI VE KAMUOYUNDAKİ ETKİSİ
Trendyol cephesinde, soruşturma süreci boyunca iddialara karşı aktif bir savunma ortaya konuldu. Şirket yetkilileri, Rekabet Kurulu’nun Eylül 2022’de düzenlediği sözlü savunma toplantısında detaylı sunum yaparak platformun işleyişi hakkında bilgi verdi. Algoritmaların çalışma prensipleri ve pazar yerinin iş modeli, Trendyol tarafından ihlalin olmadığı teziyle açıklandı. Şirket savunmasında, uygulamalarının tüketici deneyimini geliştirmeye ve satıcıların satışlarını artırmaya yönelik olduğunu, rekabeti kısıtlamak gibi bir amaç taşımadığını savundu. Özellikle, Trendyol temsilcileri “ihlal gerçekleştirmediklerini” vurgulayarak, iddia konusu algoritma müdahalelerinin ve veri kullanımının sektör için yenilikçi ama rekabeti bozucu olmayan uygulamalar olduğunu öne sürdüler. Nihai karar sonrasında Trendyol, yasal haklarına başvuracağını kamuoyuna duyurdu. Basına yansıyan bilgilere göre şirket, Rekabet Kurumu’nun kararına ilişkin itiraz sürecini başlatmayı planladı; zira 61,3 milyon TL’lik ceza ve getirilen ağır yükümlülükler, Trendyol’un iş süreçlerinde ciddi değişiklikler gerektiriyordu. Trendyol’dan yapılan açıklamalarda, platformun Türkiye ekonomisine katkısının altı çizilerek, satıcılar ve KOBİ’ler için değer yaratmaya devam ederken rekabet kurallarına uyma konusunda da hassasiyet gösterileceği belirtildi. Şirket, söz konusu karardan olumsuz etkilenmeyecek şekilde gerekli düzenlemeleri yapacağını, ancak hukuki açıdan da haklarını savunacağını ima etti. Bu savunma stratejisi, bir yandan kamuoyu nezdinde şirket itibarını korumayı, diğer yandan da yargı yoluyla ceza ve yaptırımları azaltma veya iptal ettirme şansını denemeyi amaçlamaktaydı. Davanın kamuoyundaki etkisine bakıldığında, Trendyol vakası Türkiye’de dijital platformlara yönelik farkındalığı artıran bir dönüm noktası olmuştur. Kararın açıklandığı Temmuz 2023’de medya organları habere geniş yer verdi; pek çok basın kuruluşu bunu “tarihi ceza” olarak nitelendirdi. Özellikle teknoloji ve ekonomi basınında, Rekabet Kurumu’nun dijital pazarlara müdahalesinin başladığı vurgulandı. Kamuoyunda Trendyol’un bazı uygulamalarına ilişkin uzun süredir dile getirilen rahatsızlıklar da vardı. Örneğin, küçük satıcılar zaman zaman Trendyol’un kendi markalı ürünleriyle haksız rekabet ettiğini, platformda öne çıkmak için yüksek komisyon ve reklam ücretleri ödediklerini ifade ediyordu. Bu karar, birçok satıcı açısından adaletin tecellisi gibi görülmüş ve KOBİ’lerin korunmasına yönelik olumlu bir adım olarak değerlendirilmiştir. Rekabet Kurumu Başkanı ve üyeleri, dijital platformlara yönelik incelemelerin süreceğini, piyasanın sürekli gözetim altında tutulacağını dile getirdiler. Bu açıklamalar, kamuoyunda tüketicilerin ve küçük işletmelerin çıkarlarının korunacağı yönünde güvence verdi. Öte yandan, bazı tüketiciler de Trendyol’un arama sonuçlarında veya fırsat köşelerinde hep kendi markalarını öne çıkarmasını fark ettiklerini, ancak bunun rekabet ihlali olduğunun bu dava ile somutlaştığını sosyal medyada dile getirdiler. Kamuoyunda genel olarak rekabet otoritesinin proaktif tutumu takdir topladı ve dijital ekonomide hakim oyuncuların da denetlenebileceği mesajı verildi. Özellikle yerli rakip platformlar (Hepsiburada , n11 gibi) ile geleneksel perakendeciler, Trendyol’un pazar gücüne karşı alınan bu kararı memnuniyetle karşıladılar.
KENDİNİ KAYIRMA DAVRANIŞI: MEŞRU REKABET Mİ, KÖTÜYE KULLANMA MI?
Kendini kayırma davranışı, hâkim durumdaki teşebbüslerin alt pazarda kendi iştiraklerine öncelik tanımaları durumunda rekabet hukukunun sınırlarını test eden önemli bir mesele olarak ortaya çıkmaktadır. Buradaki sorun, bu tür davranışların kötüye kullanma olarak mı, yoksa meşru rekabetin doğal bir sonucundaki ikiliktir. Rekabet hukukunun temel amacı tüketici refahını korumak olup, tüketici tercihlerini karşılayamayan teşebbüslerin pazardan elenmesi sistemin doğal bir sonucu olarak kabul edilir. Bu çerçevede, hâkim durumdaki bir teşebbüs yalnızca daha iyi bir ürün veya hizmet sunduğu için rakiplerini pazardan dışlıyorsa, bu durum kötüye kullanma olarak nitelendirilmez. Meşru rekabet savunmasında, hâkim durumdaki teşebbüslerin rekabeti bozucu etkilerini bütünüyle ortadan kaldırmaz. Aksine, hâkim durumdaki teşebbüsler özel bir sorumluluk altındadır; bu sorumluluk, teşebbüslerin eylemlerinin pazardaki rekabeti bozacak şekilde kullanılmaması yükümlülüğünü içerir. Bu çerçevede, fırsat eşitliği ilkesi önem kazanmaktadır. Hâkim durumdaki dikey entegre bir teşebbüsün, kendi iştirakine avantaj sağlarken rakiplerini dezavantajlı konuma itmesi rekabeti bozucu bir etki doğurabilir. Bu nedenle teşebbüsün, hizmet ve ürünlerinde tarafsızlık ilkesine riayet etmesi gerekir. Bu tarafsızlık, hem hukukî bir zorunluluk hem de piyasa dengesinin sürdürülebilirliği açısından gereklidir.
KENDINI KAYIRMA İKİYE AYRILIR
Platformun kendi hizmetini kayırması sonucu dışlama güdüsünün ortaya çıktığı, eş deyişle rekabetçi avantaj sağlamak istediği, pazar değişkenlik gösterebilmektedir. Bu değişkenliği, “saf” kendini kayırma ve “hibrit ayrımcılık” olmak üzere iki kategori altında ele almaktadır. Bir davranışın “saf” kendini kayırma olarak görülebilmesi için platformun dikey entegre olması ve alt pazarda kendi ürün/ hizmetini, bu pazardaki rakip ürün/hizmetlere kıyasla kayırması gerekmektedir. Bu durumda platformun kendini kayırma yoluyla elde etmek istediği dışlayıcı etki, ayrımcı davrandığı diğer hizmetlerle aynı pazarda gerçekleşmektedir. Platformun kendisinin doğrudan faaliyet göstermediği pazardaki üçüncü taraf tedarikçiler arasında bir ayrımcılık yapması, dolaylı olarak başka pazardaki hizmetini kayırma amacı taşıması durumunda ise bu durumun “saf” kendini kayırma olarak değil, “hibrit ayrımcılık” altında değerlendirilmelidir. Zira bu durumda platformun hizmet sağladığı alt pazardaki bazı tedarikçiler arasında yapmış olduğu ayrımcılık sömürücü olabilirken, platform bir diğer pazarda kendi hizmetini güçlendirmek için dışlama güdüsüne sahip olmaktadır. (Ayhan, 2022)
PLATFORMLARIN KENDİNİ KAYIRMASINI KONU ALAN REKABET HUKUKU İNCELEMELERİ
Çalışmanın bu bölümünde AB, ABD ve diğer ülkelerin rekabet otoritelerinin kendini kayırmayı konu alan, hâlihazırda devam eden veya sonlanan önemli incelemelerine ve akabinde konuya ilişkin Türkiye rekabet hukuku uygulamasına yer verilecektir.
AB, ABD VE DİĞER ÜLKE UYGULAMALARI
1. Arama Tarafsızlığı: Google Davaları
Platformlar bakımından kendini kayırma eylemleri iddialarının tüm dünyada en çok ses getiren muhataplarının başında Google gelmektedir. Google, faaliyette bulunduğu ülkelerin neredeyse hepsinde lider arama motoru konumundaki teşebbüs niteliğindedir. Bu pozisyonu itibarıyla 2005 yılına değin, kullanıcılar için arama sonuçlarına cevaben en alakalı içerik üreten sitelerin bir listesini “on mavi bağlantı” (ten blue links)53 üreten Google, bu yıldan itibaren içerik üretmeye de başlamıştır. Arama motorlarının içerik üretmeye başlamasıyla internet içeriği ile arama motorları arasındaki çizgi muğlaklaşmıştır. Google’ın da aralarında bulunduğu arama motorlarının aynı zamanda içerik üreticisi olarak “dikey arama” Hizmeti sunmaya başlamaları, yani arama motoru olarak üst pazardaki sağlayıcı pozisyonlarının alt pazarlarda içerik üreticiliğine genişlemesi, çıkar çatışmaları endişelerinin ve beraberinde dışlayıcılık odağında rekabet endişelerinin temel çıkış noktasını teşkil etmektedir . Arama motorları bakımından kendini kayırma davranışı genellikle arama sonuç sıralamalarında kendi hizmetini ön plana çıkarmak şeklinde ortaya çıkmaktadır. Literatürde “arama yanlılığı” (search bias) olarak tabir edilen bu durum, genel itibarla arama motorunun arama sonuçlarının sunumunda, kendi
içeriği lehine davranması şeklinde tanımlanmaktadır . Arama yanlılığının söz konusu olmadığı ideal durum ise “arama tarafsızlığı” (search neutrality) kavramı ile karşılanmakta, arama tarafsızlığı ile arama motorlarının çevrim içi bilgilerin işlenmesi ve sunulmasında kendi ilişkili hizmeti ve rakipleri arasında ayrım yapmaksızın eşit koşullar uygulaması kastedilmektedir.
Genel arama pazarında hâkim duruma karşılık gelen yüksek pazar gücüne sahip olan Google, kendi dikey hizmetlerini kayırdığı iddiasıyla ve çoğu kez rakip dikey hizmet içerik üreticileri tarafından dillendirilen şikâyetlerle rekabet otoritelerinin gündemine taşınmıştır. Google’ın kendini kayırdığı iddialarını içeren AB, ABD ve Birleşik Krallık incelemelerinde öne çıkan hususlara aşağıda yer verilmektedir.
• AB
Komisyonun Google’a yönelik olarak kendini kayırma odağında tamamladığı ilk soruşturması, Google Shopping’e ilişkindir. Komisyonun ABİDA’nın 102. maddesi kapsamında yürüttüğü Google Shopping soruşturmasında temel olarak, Google’ın kendi alışveriş karşılaştırma hizmetine (Google Shopping), rakip alışveriş karşılaştırma sitelerine (AKS) kıyasla daha avantajlı davrandığı iddiası ele alınmıştır. Komisyon, Google’ın davranışının alışveriş karşılaştırma hizmetleri bakımından yarattığı etkiyi “kaldıraç teorisine” (leveraging theory) dayandırmış, genel arama hizmeti pazarında hâkim durumda olan Google’ın bu hâkimiyetini alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarında kötüye kullandığı sonucuna ulaşmıştır. Karar temel olarak, rakip AKS’lerin genel arama sonuç sayfasında, organik arama sonucu şeklinde sıralanması ve düşük kaliteli (daha az orijinal içerikli) internet sitelerini aşağı sıralara iten Panda algoritmasına maruz bırakılmasına karşılık, Google Shopping’in ise ön planda konumlanarak, zengin bir formatla sunulması ve Panda algoritması tarafından hiçbir zaman aşağı sıralara itilmemesi, bu durumun ise rakip AKS’leri dezavantajlı konuma düşürdüğü hususları üzerine kurulmuştur. Bu kapsamda kararda, kullanıcı trafiğinin AKS’lerin rekabet edebilmesi için hayati bir bileşen olduğu belirtilmiş, dosya kapsamında yapılan analizler sonucunda, Google’ın söz konusu eylemi sonucunda yön değiştiren organik trafiğin, rakip AKS’lerin elde ettikleri trafiğin büyük bir kısmını oluşturduğu ve diğer kaynaklardan elde ettikleri trafiğin bunun yerini dolduramayacağı tespitlerine ulaşılmıştır. Bununla birlikte Google’ın kendini kayırma eyleminin alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarındaki etkisi, Google’ın davranışından etkilenen arama trafiğinin gelişimi ile ortaya konulmuştur. Bu çerçevede Google Shopping’e giden trafik artışı karşısında, rakip AKS’lere giden trafiğin azaldığı tespit edilmiştir. Karar rekabet karşıtı etkiyi ortaya koymak üzere, ABİDA’nın 102. maddesi kapsamındaki geleneksel kötüye kullanma hallerine ve yasal testlere başvurulmaması yönüyle önceki kararlardan ayrışmaktadır. Komisyon davranışı “meşru rekabet sınırlarını aşan bağımsız bir kötüye kullanma” türü, yani sui generis bir ihlal olarak nitelendirmekle yetinmiş, Google’ın kendi hizmetini kayırarak rakipleri ile arasındaki “fırsat eşitliğini” bozmak suretiyle hâkim durumdaki teşebbüs olarak üzerine düşen özel sorumluluğun gereğini yerine getirmediğine işaret etmiştir. Komisyon kararın sonucunda, Google’a, 2,4 milyar Avro idari para cezası uygulanmış, aynı zamanda ihlale son verilmesini teminen Google’ın genel arama sonuç sayfasında, rakip AKS’ler için belirlediği görünürlük ve konumlandırma biçiminin (bir arama sonucunun tetiklenmesi, sıralanması, görünürlüğü veya grafik biçimi dâhil), kendi alışveriş karşılaştırma hizmeti ile aynı nitelikte olmasına yönelik birtakım davranışsal tedbirler getirmiştir. Google Shopping kararına yönelik olarak soruşturma sürecinde Google tarafından ve akabinde literatürde öne sürülen itiraz ve eleştiriler temel olarak ABİDA’nın 102. maddesi kapsamındaki şartlarının sağlanıp sağlanmadığı ve bunların Komisyon tarafından yeterli düzeyde ortaya konulup konulmadığına ilişkindir. Bu çerçevede Google, eylemin ABİDA’nın 102. maddesi kapsamında “sözleşme yapmanın reddi” olarak ele alınabileceğini ve bu halde de ancak Bronner kararında tanımlanmış koşulların gerçekleşmesi halinde kötüye kullanma teşkil edebileceğini ileri sürmüştür. Google’a göre, Komisyon bu koşulları uygulamada başarısız olmuştur. Google, Komisyonun rakip AKS’lerin genel arama sonuç sayfasının önemli bir bölümüne, bu sayfalara erişim rekabet etmek için vazgeçilmez olmamasına rağmen, erişimlerine dolaylı olarak izin vererek rekabeti teşvik etme yükümlülüğünü getirdiğini öne sürmüştür. Komisyon, Google’ın bu savunmasını, incelenen davranışın genel arama sonuçlarının bir kısmına erişim izni vermeme şeklinde pasif bir eylem olarak değil, Google’ın kendi alışveriş karşılaştırma hizmetine daha avantajlı görünüm ve pozisyonda yer vermesi şeklinde aktif bir eylem olarak nitelendirilmesi gerektiği yönüyle reddetmiştir. Google’ın, Bronner şartlarının uygulanması gerektiği savına karşılık ise Komisyonun cevabı, Bronner koşullarının ancak ihlale son verilmesinin, hâkim durumdaki teşebbüse sözleşme yapma veya bir varlığı verme yükümlülüğünü içerdiği durumlarda uygulanabileceği, Google Shopping dosyasının ise bu nitelikte olmadığı şeklinde olmuştur. Nitekim Komisyona göre kararın ulaştığı sonuç bakımından Google’ın, rakip AKS’ler ile sözleşme yapması veya herhangi bir unsurunu/varlığını vermesi gerektirmemektedir. Komisyonun sözleşme yapmanın reddine ilişkin bu yorumu, literatürde bazı yazarlar tarafından sözleşme yapmanın reddi senaryosunun girdinin niteliğine göre uyarlanabileceği gerekçesiyle ikna edici görülmemekte ve eleştirilmektedir. Bu yazarlara göre bir arama motoru sahip olduğu herhangi bir varlığı vermeden/tedarik etmeden veya sözleşme yapmaksızın da internet sitelerini arama sonuçlarında listelediğinden; sözleşme yapmanın reddi, arama sonuçlarında öne çıkan noktalara (üst sıralar) erişim sağlamayı reddetmek şeklinde ele alınabilecektir. Bu durumda Komisyon tarafından dile getirilen “Google’ın davranışının pasif bir reddetme olmadığına” ilişkin argümanın anlamsız kalacağı ifade edilmektedir. Zira bu durumda rakip AKS’lerin öne çıkan noktalara erişim sağlayamamasının, Google’ın pasif bir reddetme eylemi olduğunu söylemenin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Komisyonun yukarıda yer verilen esaslar çerçevesinde cezai yaptırım ve davranışsal tedbirler ile nihayetlendirdiği Google Shopping kararı, Google tarafından Ekim 2017 tarihinde temyiz için GM’ye taşınmıştır. GM’nin kararında, Komisyonun Google’ın davranışının rekabet karşıtı etkilerini göstermede ispat yükünü yeterince yerine getirip getirmediği yanı sıra, Komisyonun kötüye kullanmayı tespit etmek için başvurduğu yasal teste ilişkin değerlendirmelerin de yer bulması beklenmektedir. Bununla birlikte GM kararı sonrası, Komisyon Google Shopping kararını sözleşme yapmanın reddini bakımından analiz etmeye karar verse dahi, Bronner kararında ortaya çıkan yüksek standartların uygulanıp uygulanmayacağı açık değildir. Bu noktada sözleşme yapmanın reddine ilişkin standartlarının önemli ölçüde azaltıldığı Microsoft kararının yol gösterici olabileceği değerlendirilmektedir. Google Shopping’e yönelik tartışmalar, Komisyona Google’ın başka dikey arama hizmetlerine ilişkin yapılan ve Google Shopping kararındaki rekabetçi endişelere oldukça benzer iddialar içeren resmi şikâyetlerin de etkisiyle canlılığını korumaktadır. GM kararı ve sonrasındaki olası ABAD sürecinde yaşanacakların ne olacağı ise bu noktada iyi bir tahminin ötesine geçemeyecektir. Ancak her hâlükârda, farklı yaklaşım ve standartların kullanıldığı kararın ve devamındaki yasal süreçlerin platformların kendini kayırma eylemlerine yönelik uygulanacak rekabet hukuku çerçevesinde gerek Komisyon gerekse diğer ülkeler ayağında önemli rol oynayacağı aşikârdır.
• ABD
Google’ın alışveriş veya yerel arama gibi alanlarda kendi dikey arama hizmetlerini evrensel arama ünitelerinde sunarak ön plana çıkardığı ve rakip dikey arama içerik üreticilerine ait internet sitelerini arama algoritmaları aracılığıyla aşağı sıralara ittiği iddiaları ABD’de, FTC’nin incelemesine konu olmuştur. FTC, Sherman Yasası’nın “adil olmayan rekabet yöntemlerinin” yasaklanmasını konu alan 5. kısmı kapsamında yürüttüğü incelemede, Google’ın şikâyete konu tasarım ve arama algoritması değişikliklerini rakipleri dışlamak amacıyla mı yoksa arama ve kullanıcı deneyimi kalitesini geliştirmek için mi yapıp yapmadığının tespitine odaklanıldığı görülmektedir. Bu tespit, aynı zamanda rekabet üzerindeki net etkinin tayini anlamını taşımakta olup FTC inceleme kapsamında yaptığı etki analizlerinde birincil (doğrudan) refah kaybını esas almıştır. Bu bağlamda Google’ın hizmetini geliştirmesi dolayısıyla, bazı rakiplerin pazar payı kaybı yaşamasının meşru rekabetin doğal sonucu olabileceği vurgulanmıştır. Google’ın kendi içeriğini ön planda sunmasındaki amacın, kullanıcılara arama sorgularında doğrudan ilgili bilgiyi sağlayarak daha iyi ve daha hızlı cevap verebilmek olduğunu dikkate alan FTC, bunu test etmek üzere, Google tarafından görüntülenen içeriğe kullanıcıların nasıl tepki verdiğini gösteren tıklama verisini analiz etmiş, bunun sonucunda, Google’ın tasarım ve algoritma değişikliklerinden kullanıcıların fayda sağladığı tespitinde bulunmuştur. Diğer rakip genel arama motorlarının Google tarafından yapılan değişikliklere uyum sağlaması da, FTC’ye göre, bu değişiklerin rekabet karşıtı bir eylemin parçası değil, tüketici tercihleri doğrultusunda ürün/hizmet kalitesinin iyileştirilmesi için atılan adımlar olduğunu desteklemektedir. Zira ürün tasarımı dijital pazarlar bakımından rekabetin önemli bir boyutu olup meşru ürün iyileştirmelerinin ihlal olarak nitelendirilmesi tüketicilere zarar verme riski barındırdığı belirtilmiştir. Diğer taraftan FTC inceleme sonucunda, tasarım ve algoritma değişikliklerinin bazılarının, Google’ın hizmetine rakip internet sitelerini arama sonuçlarında aşağı sıralara itebileceğini, böylece söz konusu siteler bakımından trafik kaybına yol açarak onları zayıflatabileceğini kabul etmiş olmakla birlikte, bu değişikliklerin aynı zamanda belirli e-ticaret veya diğer internet sitelerini arama sonuçlarında üst sıralara taşıyabileceğini, bu sayede ilk arama sayfasında kullanıcıya daha fazla site çeşitliliği sunularak Google’ın arama sonuçlarının kalitesini iyileştirebileceği de belirtmiştir. Sonuç olarak FTC, Google’ın kendi içeriğinin görünümünün, Google’ın arama hizmetinin kalitesinde bir iyileşme olarak düşünülebileceği, Google’ın algoritmaları aracılığıyla rakip dikey arama sitelerini haksız bir şekilde dezavantajlı konuma düşürdüğüne ilişkin ise yeterli belgeye ulaşılamadığı gerekçeleriyle incelemeyi sonlandırmıştır. Bu itibarla arama yanlılığına geçit veren FTC, kısa dönem ve doğrudan tüketici refahını önceleyen yaklaşımı ile arama yanlılığının kullanıcılar üzerindeki uzun dönemli etkisini göz ardı etmiştir. Kararın kısa dönemli bakış açısının, kullanıcıları uzun dönemde seçenek ve yenilikten mahrum kalma riski ile karşı karşıya bıraktığı düşünülmektedir.
• Birleşik Krallık
Çevrim içi harita hizmeti sunan bir platform olan Streetmap, Google’ın genel arama sonuç sayfasında yalnızca Google Maps’e (Google Haritalar) ait görsel ve tıklanabilir bir harita görüntüsünü konumlandırmak, böylece Streepmap’in de aralarında bulunduğu mavi bağlantıları sonuç sayfasında aşağı sıralara itmek suretiyle hâkim durumunu kötüye kullandığı iddiası ile İngiltere ve Galler Yüksek Mahkemesi’ne (High Court of England and Wales) dava açmıştır. Yüksek Mahkeme kötüye kullanma iddialarının, hâkim durumun kötüye kullanılması rejimi dâhilinde “bağlama” ve “ayrımcılık” kategorilerinde ele alınabileceğini belirtmiştir. Yüksek Mahkeme ilk olarak, Google Search ve Google Maps arasındaki ilişkinin bağlama olarak görülmesi durumunu değerlendirmiş; bağlama ilişkisinin var olup olmadığı bakımından birtakım tespitlerde bulunmuştur. Buna göre, Google’da arama yapan kullanıcıların, Google Maps’e tıklama zorunluluğu bulunmamakta, başka bir çevrim içi haritaya Google üzerinden herhangi bir cezaya maruz kalmadan ve ücretsiz erişim sağlamaları mümkündür. Kararda bağlama uygulamalarına ilişkin iddiaların konu edildiği Microsoft kararının aksine, mevcut dosya bakımından kullanıcılar için mavi bir linke tıklamanın hiçbir zorluğu olmadığı tespiti de yer almıştır. Bu öncül tespitlerin ardından Yüksek Mahkeme, davranışın bağlama kapsamında değerlendirilebilmesi için Microsoft kararının bazı yönlerinin daha ayrıntılı olarak analiz edilmesi gerektiğini belirtmiş, ancak tarafların somut olaydaki şikâyetin, bağlama açısından analiz edilmemesi üzerinde anlaştıklarından hareketle bağlama analizi bu noktada sonlandırılmıştır. Kararın devamında Yüksek Mahkeme, söz konusu iddianın ayrımcılık olarak nitelendirilebileceğini, zira Google’ın kendi harita hizmetini ön plana çıkararak rakiplerini rekabetçi açıdan dezavantajlı konuma getirdiğini belirtmiştir. Ancak, kararda kötüye kullanma tespiti için ayrımcılık bakımından aranan “rekabette dezavantajlı duruma düşme” analizi değil, dışlayıcı eylemlere uygulanan “rekabet karşıtı pazar kapama” testi kullanılmıştır. Rekabet karşıtı pazar kapama testi kapsamında yapılan analizler, Google’ın söz konusu davranışlarının çevrim içi harita pazarında kayda değer bir etki yaratmadığını ve bu itibarla dışlayıcı etki doğurmadığını ortaya koymuştur. Google’a yönelik olarak yukarıda yer verilen farklı ülke rekabet hukuku uygulamaları, arama yanlılığını konu alan kendini kayırma davranışlarının hâkim durumun kötüye kullanılması rejimi altında ve büyük ölçüde dışlayıcılık odağında ele alındığını göstermekle birlikte, davranışın hangi kötüye kullanma kategorisi kapsamında değerlendirilebileceğine ilişkin açık bir fikir birliği bulunmadığını ortaya koymaktadır. Platformlar bakımından kendini kayırma olarak ele alınabilecek davranışların diğer önemli muhataplarını ise başta Amazon olmak üzere çevrim içi pazaryerleri ile Apple ve Google’ın sahip oldukları uygulama mağazaları oluşturmaktadır. Çevrim içi pazaryerleri ve uygulama mağazaları da Google arama motoru örneğinde olduğu gibi sahip oldukları hibrit rolleri nedeniyle ortaya çıkan çıkar çatışmalarının beslediği rekabetçi endişeler ile rekabet incelemelerine konu olmaktadır. Çalışmanın devamında kendini kayırma davranışının çevrim içi pazaryeri ve uygulama mağazalarındaki görünümüne Amazon, Apple ve Google’a ilişkin incelemeler üzerinden değinilecektir.
2. Amazon İncelemeleri
Amazon dünyanın en önemli e-ticaret ve medya platformlarından biri olup sahip olduğu pazaryeri platformunda, üçüncü taraf tedarikçilerin satışlarına aracılık etmekte aynı zamanda kendine ait özel markalı ürünleri (private-label products) ile platformunda yer alan diğer tedarikçilerle rekabet halinde bulunmaktadır. Amazon pazaryeri faaliyetlerinin yanı sıra lojistik, ödeme hizmeti, donanım üreticisi ve sesli asistan teknolojisi gibi birçok alanda da faaliyet göstermektedir. Bu itibarla Amazon’un pazaryerinin alt veya ilişkili pazarındaki hizmetlerini, söz konusu pazarlarda faaliyet gösteren rakiplerine kıyasla kayırması son zamanlarda rekabet otoritelerinin de radarına takılmıştır. Amazon’un hem pazaryeri olarak aracı, hem de alt pazarda diğer tedarikçilerle rekabet halinde olmasından kaynaklı çıkar çatışması, alt pazarda kendi perakende hizmetini kayırdığı iddialarını da beraberinde getirmiştir. Komisyonun, bu endişeyle Amazon’un pazaryerine karşı başlattığı incelemenin odak noktasını çapraz veri kullanımı oluşturmaktadır. 2019 yılında yapılan basın duyurusuna göre, Komisyon,
(i) Amazon’un bir perakendeci olarak toplulaştırılmış üçüncü taraf tedarikçi verilerini kullanmasının rekabeti etkileyip etkilemediği ve nasıl etkilediğini tespit etmek,
(ii) Amazon tarafından “Satın Alma Kutusunda” (Buy Box) yer alacak olan tedarikçilerin seçiminde verinin rolünü ve üçüncü taraf tedarikçilerin rekabete hassas bilgilerinin Amazon tarafından kullanılma potansiyelinin bu bölümü etkileyip etkilemediğini araştırmak üzere inceleme başlatmıştır.
Bununla birlikte Alman (Bundeskartellamt) ve Avusturya Rekabet Otoriteleri tarafında da Amazon’un pazaryerine ilişkin çeşitli şikâyetlerin ele alındığı incelemeler gerçekleştirilmiştir. Ancak bu incelemelerin kapsamı ağırlıklı olarak Amazon tarafından, pazaryeri platformunu kullanan tedarikçilere uygulanan şart ve koşullara ilişkin olması sebebiyle Komisyonun incelemesinden büyük oranda farklılaşmıştır. Söz konusu otoriteler, Amazon tarafından rekabetçi endişeleri gidermek amacıyla sunulan taahhütlerin kabul edilmesi akabinde incelemeleri sonlandırmıştır. Bu taahhütler, Amazon’un pazaryerinde tedarikçilere uyguladığı şart ve koşulları değiştirmesini konu almakta ve genel olarak platform şeffaflığını sağlamayı hedeflemektedir. Bu noktada Komisyon tarafından Amazon hakkında başlatılan incelemenin, ulusal rekabet otoritelerini, AB rekabet hukukunu uygulama zahmetinden kurtardığı düşünülmektedir. Diğer taraftan, AGCM Amazon’a karşı başlattığı incelemenin ise Amazon’un alt pazardaki perakende faaliyeti dışında başka bir pazardaki faaliyetini kayırmasının iyi bir örneğini oluşturduğu düşünülmektedir. AGCM tarafından yayımlanan basın duyurusunda, Amazon’un pazaryerinde, kendi lojistik hizmetini kullanan üçüncü taraf tedarikçiler lehine ayrımcılık yaptığı iddialarını değerlendirmek için inceleme başlatıldığı belirtilmiştir. AGCM, inceleme kapsamında temel olarak Amazon’un kendi lojistik hizmetini kayırmasının, kötüye kullanma teşkil edip etmeyeceği üzerinde yoğunlaşacağının sinyallerini vermiştir. Bu doğrultuda AGCM’ye göre, Amazon pazaryerinde yalnızca Amazon Lojistik’i (Fulfillment by Amazon- FBA) kullanan üçüncü taraf tedarikçilere, nihai tüketicilere ulaşmalarında daha iyi erişim, arama sonuçlarında daha üst sıralarda yer alma ve bu tedarikçilerin tekliflerine daha iyi görünürlük imkânı sunmak suretiyle söz konusu hizmeti kullanmayan diğer üçüncü taraf tedarikçileri dezavantajlı konuma düşürmektedir. AGCM tarafından, Amazon’un söz konusu davranışının, yalnızca Amazon Lojistik’i kullanan tedarikçiler bakımından fayda doğuruyor olması ve tedarikçiler tarafından sağlanan hizmetin kalitesi ve etkinliğiyle doğrudan ilgili olmaması nedeniyle meşru rekabetin dışında olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla Amazon’un, “e-ticaret aracılık hizmeti pazarı”ndaki hâkim durumunu, “e-ticaret lojistiği pazarı”nın yanı sıra, potansiyel olarak “e-ticaret pazarı”nda kötüye kullanabileceği ileri sürülmektedir.
3. Uygulama Mağazaları: App Store ve Google Play
Duopol bir yapıya sahip olan mobil işletim sistemleri (operating system-OS) pazarında faaliyet gösteren, Apple ve Google, kendi uygulama mağazalarına sahip olup aynı zamanda mobil uygulamalar da geliştirebilmektedir. Bu durum Apple ve Google bakımından, güçlü çıkar çatışmalarına neden olarak çeşitli rekabetçi endişeleri ortaya çıkarmaktadır. Bu endişeler genellikle uygulama mağazalarının, rakip uygulamalar için farklı koşullar belirlemesi veya uygulama mağazalarının faaliyet gösterdiği/göstermeyi düşündüğü veya başka bir pazardaki ticari çıkarını koruma güdüsüyle hareket etmesine ilişkindir. Bu durumun ilk örneği, müzik akış sağlayıcısı (music streaming service) ve aynı zamanda Apple Müzik’in rakibi olan Spotify’ın esas olarak;
(i) Apple’ın uygulama içi satın almalar ve aboneliklerden %30 komisyon alarak rakip uygulamaların ücretlerini artırdığına,
(ii) Spotify’ın teknik gelişimini çeşitli yollarla (güncellemelerini reddederek veya erteleyerek) sınırlandırdığına,
(iii) Apple dışında, kullanıcıların alternatif kanallardan indirim veya promosyonlara ilişkin bilgi almalarını engellediğine ilişkin iddialarını içeren şikâyetinin üzerine başlatılan incelemedir.
Bu kapsamda Spotify, temel olarak Apple’ın bu yollarla kendi müzik hizmetini kayırdığı ve App Store’daki faaliyetlerini zorlaştırdığını ileri sürmektedir. Komisyon konuya ilişkin çeşitli şikâyetlerden sonra Apple tarafından uygulanan;
(i) ücretli dijital içeriğin dağıtımında, kendi uygulama içi satın alma sisteminin (in-app purchase system-IAP) kullanımını zorunlu tutması ve uygulama geliştiricilerinin IAP aracılığıyla elde etikleri tüm aboneliklerden %30 komisyon alması,
(ii) uygulama geliştiricilerinin, kullanıcıları uygulamanın dışındaki alternatif satın alma imkânları (örneğin, uygulama geliştiricisinin kendi internet sitesi) hakkında bilgilendirmesini engellemesi şeklindeki iki temel sınırlandırmayı inceleyeceğini belirtmiştir.
Uygulama mağazalarının, alt pazarda kendi uygulamalarını korumak için rakip uygulama geliştiricilerinin erişimini sonlandırması ve/veya sınırlandırması son zamanlarda gündeme gelmeye başlayan bir diğer rekabet karşıtı endişe alanıdır. Bu kapsamda Apple, ebeveyn kontrolü ve ekran süresi hizmeti sunan uygulamaların, App Store’daki faaliyetlerinin sınırlandırılması veya kaldırılmasına ilişkin iddialarla yüzleşmiştir. En popüler ebeveyn kontrol uygulamalarından olan, Kidslox ve Qustodio, Apple’a karşı Komisyona şikâyette bulunmuştur. Söz konusu şikâyette Apple’ın benzer bir uygulamayı, Screen Time, piyasa sürdüğü andan itibaren rakip uygulamalara sınırlamalar getirmeye başladığı iddia edilmiş, Apple ise bu zamanlama iddiasını reddederek kullanıcı cihazlarından birçok bilgiyi elde eden bu gibi uygulamaların, kullanıcıların gizlilik/güveliğini korumak için engellendiğini ileri sürmüştür. Bu durum ise özellikle Apple tarafından devam eden bir sözleşmenin kesilmesi ve Apple’ın kendi uygulamasıyla pazara girmeye karar verdiği dönemde gerçekleşmesi bakımından dikkat çekici olarak görülmektedir. Öte yandan, uygulama mağazalarının alt pazarda faaliyet göstermemelerine rağmen başka bir pazardaki ticari çıkarlarını korumak için de uygulama geliştiricilerini engelleyebildikleri öne sürülebilmektedir. Bu kapsamda kullanıcılara reklam yoluyla ortaya çıkan görünmez izleme (invisible tracking), kötü amaçlı yazılımlar ve reklamları engelleyen uygulamanın sahibi Disconnect, Google Play Store’dan uygulamasının kaldırılmasına ilişkin olarak 2015 yılında Komisyona şikâyette bulunmuştur. Benzer konu İngiltere’de de gündeme gelmiş, kullanıcıların telefonlarındaki uygulamanın kilidini açtıklarında reklam veya diğer içerikleri gösteren ve kullanıcılara bu içerikleri izlemeleri karşılığında ise mobil kredi, premium eğlence içeriği (video, müzik vb.) ve sadakat puanları gibi krediler veren bir uygulama olan Unclokd’un, Google Play Store’dan kaldırılmasını engelleyen geçici tedbir kararı alınmıştır. Her iki somut olayda da Google, söz konusu uygulamaları Play Store’dan kaldırma gerekçesini, cihaz veya diğer uygulamaların çalışmasına müdahale eden uygulamaları yasaklayan şart ve koşulları ihlal etmelerine dayandırmıştır. Tüm bu şikâyetlerde Google, söz konusu uygulamaların faaliyet gösterdiği pazarda rekabet etmemektedir. Ancak bu durum, Google’ın ana gelir kaynağı olan mobil reklamcılık faaliyetini korumada bir çıkara sahip olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Zira Disconnect ve Unlockd uygulamalarının mobil reklamcılık alanındaki faaliyetleri, Google’ın mobil reklam geliri elde etmesini zorlaştırdığı için Google’ın, bu uygulamaları engellemek için potansiyel bir dışlama güdüsü bulunmaktadır. Yukarıda yer verilen kendine kayırmaya ilişkin devam eden incelemeler, son zamanlarda rekabet otoritelerinin bu konuya olan ilgisinin arttığını göstermektedir. Bu anlamda çevrim içi platformların birden fazla alanda faaliyet göstermeye başlaması, platform ekonomilerinin gelişim hızıyla birlikte ele alındığında, platformların ilerleyen dönemlerde de konuya ilişkin tartışmaların muhatabı olacağını göstermektedir. (Ayhan, 2022)
SONUÇ
Trendyol hakkında verilen geçici tedbir kararı, dijital pazarlara yönelik rekabet hukuku uygulamalarında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu karar, Rekabet Kurumu’nun algoritmaların rekabeti nasıl etkilediğini yakından incelediğini ve gerektiğinde geçici tedbirler uygulamaktan çekinmeyeceğini göstermektedir. Özellikle algoritma manipülasyonu, veri kullanımı ve ayrımcılık konularında alınan önlemler, pazaryeri platformları için emsal teşkil edebilecek bir içtihat oluşturmuştur. Bu kararın, Türkiye’de dijital pazar düzenlemeleri konusunda öncü bir adım olduğu ve gelecekteki yasal düzenlemeler için belirleyici bir rol oynayabilecektir. Trendyol’un “self-preferencing” davası şirket açısından zorlayıcı bir hukuk mücadelesi anlamına gelirken, kamuoyu bakımından dijital platformların sorumluluğu konusunda önemli bir farkındalık yaratmıştır. Kanaatimce bu kendini kayırma davranışı kötüye kullanmadır çünkü hakim durumdaki teşebbüslerin dikey bir anlaşmayla kendi markasını kendi e-ticaret pazarında sunması ve diğer mağazaların yarışmasını engellemesi kötüye kullanma olarak adlandırılır çünkü Türkiye’nin oranlarına bakılırsa %49’u bu uygulamayı kullanıyor ve bu da en üst mertebe edeki uygulamanın meşru rekabete uymadığını göstermektedir. Trendyol’un savunmasında kendini aklamaya yönelik beyanları bulunsa da, Rekabet Kurulu’nun oybirliğiyle aldığı karar ve detaylı yükümlülük listesi, piyasada hakim güce sahip hiçbir aktörün dokunulmaz olmadığı mesajını vermiştir. Bu davanın yansımaları, Trendyol’un iş modelinde bazı değişikliklere gitmesiyle ve benzer konumda olan diğer platformların da proaktif uyum adımları atmaları gerektiği. Uzun vadede ise, hem hukuki hem de sektörel açıdan, daha rekabetçi ve şeffaf bir e-ticaret ekosistemine katkı yapması beklenmiştir.